Aliya İzzetbegoviç Ölümünün 19. Yılında Amasya'da Anıldı

Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı koordinatörlüğünde, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gazi Üniversitesi Rektörlüğü ve Amasya Üniversitesi Rektörlüğü iş birliğiyle hazırlanan, “Aliya İzzetbegoviç’i Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri” çerçevesinde düzenlenen ”Fotoğraf Sergisi ve Aliya Bir Medeniyetin Yeniden İnşası Paneli”  15 Mart 2022 tarihinde, saat 15.00’te Amasya  Üniversitesi Milli Hakimiyet Yerleşkesi Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.

Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Hayrullah Başer, Amasya Valisi Mustafa Masatlı, Amasya Belediye Başkanı Mehmet Sarı, Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, İl Emniyet Müdürü Ali Kemal Kurt, Vakıf Amasya İl Temsilcisi İsmail Hakkı Çıtır ve yönetimi programa katılan protokol ile Aliya İzzetbegoviç Fotoğraf Sergisi açılışı yapıldı. Sergiye üniversiteli gençler büyük ilgi gösterdiler. Ardından panel programı için konferans salonuna geçildi.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program; ‘Aliya, Bir Medeniyetin Yeniden İnşaası” konulu sinevizyon gösterisinin ardından Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hayrullah Başer’in konuşması ile devam etti.

Av. Hayrullah Başer: “Aliya, çözümü Kur’an’da bulmuş bir liderdir.”

Programın açılış konuşmasını yapan Av. Hayrullah Başer sözlerine projeden bahseder başladı. Geleceğimizin teminatı gençlerimiz için bir rol model olan Aliya İzzetbegoviç’i yurdun dört bir yanında anmak ve en önemlisi anlamak gayesi içinde olduklarını söyledi.

Konuşmasının devamında Aliya’nın Sırp ve Hırvat mezalimine karşı çözümü Kur’an’da bulduğunu anlatan Başer, şu sözleri sarf etti: “Aliya demiştir ki, ‘Kur’an bir felsefe, düşünce, tarih, coğrafya kitabı değildir. Kur’an bir hayattır. Bu hayat ise Peygamberin hayatıdır.”

Başer, “Aliya’yı anıyoruz ama öncelikle onu anlamalıyız. Amacımız onu anlamak, anlatmak, bize ilettiği mesajları geleceğe doğru bir şekilde iletmektir.” şeklinde devam etti.

Son olarak Başer, Batı medeniyeti ve İslam medeniyeti arasındaki farkların altını çizdi ve Batı medeniyetinin yapmak istediklerinden şöyle bahsetti: “Batı’nın medeniyet anlayışı, bizim tevhit anlayışımıza karşı pragmatist, materyalist, benmerkezci bir anlayıştır. Günümüzdeki en büyük savaşlardan biri medeniyetler arasındaki savaştır. Bu medeniyetler Batı medeniyeti ve yüce İslam medeniyetidir. Batı’nın yapmak istediği şey ise İslam coğrafyasını sömürgeleştirmektir. Batı’nın aksine bizim medeniyet anlayışımızın ithafı Allah ve Peygamber’dir; mücadelesi kurtarıcı aramak değil, kurtarıcı olmaya tabi olmaktır; bilgi kaynağı ehl-i kıbledir; yolu ehl-i kıbleyi kucaklamak, tekfir etmemektir.”

Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Bosna Hersek Devleti büyük bir medeniyetin bugünkü tezahürleridir.”

Daha sonra kürsüye davet edilen Rektör Prof. Dr. Süleyman Elmacı, projenin hayırlara vesile olması ve gençlerimize ışık tutması temennisiyle sözlerine başladı. Elmacı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Bosna Hersek Devletinin kardeşliğine vurgu yaparak şu sözleri söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Bosna Hersek Devleti büyük bir medeniyetin bugünkü tezahürleridir Geniş bir coğrafya üzerine kurulmuş, binlerce yıllık Türk İslam medeniyetinin bugünkü tarihe yansımalarıdır. Bu medeniyetin taşıyıcısı olarak, bu medeniyetin temsilcisi olarak Balkanların bilgesi, bilge kralı Aliya İzzetbegoviç’in eserlerinin çok iyi okunup anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Bosna-Hersek’in kurucu lideri, ilk Cumhurbaşkanı, Bilge Lider Aliya Izzetbegoviç’i burada rahmet ve minnetle yâd ediyorum.” dedi. Aliya’nın gençler tarafından daha çok okunması ve anlaşılması temennisiyle sözlerini bitirdi.

Açılış konuşmalarının ardından Amasya Üniversitesi Öğretim Üyesi İsa Çolaker’in moderatörlüğünü yaptığı, panelistlerinin Prof. Dr. Hilmi Demir ve Dr. Osman Arslan’ın olduğu panele geçildi.

Öğr Gör. İsa Çolaker: “Tıpkı yıllar evvel Bosna’da olduğu gibi günümüzde de sarı saçlı, mavi gözlü insanlar zulüm altında.”

Konuşmasına Aliya’nın seneler evvel yazdığı savaşa dair düşüncelerini anlatarak başlayan Prof. Dr. İsa Çolaker, Aliya’nın günümüzde ne kadar haklı olduğunu şu sözleriyle ifade etti: “Aliya İzzetbegoviç söylediklerinde haklı çıktı. Tıpkı yıllar evvel Bosna’da olduğu gibi günümüzde de sarı saçlı, mavi gözlü insanlar zulüm altında ve Avrupa onları koruyor. Fakat Arakan’daki, Orta Doğu’daki zulmü hâlâ ne yazık ki görmüyorlar. Umarım ki farklı farklı coğrafyalarda zulüm gören bu milletler Aliya gibi davalarından muzaffer olarak çıkarlar.”

Prof. Dr. Hilmi Demir: “Allah’a kul olan kimse karşısında köle olmaz. Aliya, öncelikle Allah’a kul oldu.”

Panelistlerden Prof. Dr. Hilmi Demir, konuşmasına gençlerin Aliya’yı neden tanıması gerektiğinden ve neden onu rol model alması gerektiğinden bahsederek başladı. Aliya’yı var eden en önemli etkenlerden birinin yaşadığı coğrafya olduğunu şu sözlerle ifade etti: “’Coğrafya kaderdir.’ diye bir söz vardır, bilirsiniz. Aliya’nın doğduğu ve yaşadığı coğrafya kaderimi şekillendirmiştir. Aliya’yı Aliya yapan en önemli şey Balkan ve Balkan coğrafyasının İslam anlayışıdır.”

Konuşmasının devamında Aliya’nın Bosna’yı Türklere emanet ettiğinden bahsederek: “Bosna Savaşı yaşanırken Bosna’nın hiçbir yardımcısı yoktu. Adeta bir soykırım yaşandı. Biz o senelerde üniversite sıralarındaydık. Elimizden geldiğince öğrenciler olarak maddi yardımlar topluyor, dua ediyorduk. Fakat Avrupa, Ukrayna’ya yaptığı gibi asla Bosna’ya yardımcı olmamıştır. Bunun sebebi ise Bosna’daki Müslümanlardı. Yine Türk milleti olarak bizler Bosna’nın yanınaydık ve Aliya, Bosna’yı Türklere emanet etti. Biz de gençlere Aliya’yı öğretmek, anlatmak, tanıtmak istiyoruz.” dedi. Sonrasında Aliya’nın İslam’ı seçmesinin altını şu şekilde çizdi: “Aliya’nın en önemli yönlerinden birisi ciddi bir okumadan geçmiş olmasıdır. Çok küçük yaşlarda Batı felsefesini tetkik etmiş birisidir. Ateizmi dikte eden Komünist bir rejimin içinde doğmasına rağmen Aliya, okuyarak, araştırarak, düşünerek İslam’ı seçmiştir.

Demir, “Allah’a kul olan kimse karşısında köle olmaz.” düşüncesini hayatının odak noktası hâline getirmiş olan Bilge Aliya, Allah’a kul olmuş ve tevhit düşüncesini benimsemiştir. Aliya, tevhidin yanında, aklı ve tefekkürü de hayatının ana merkezlerine koymuştur.” diyerek sözlerini tamamladı.

Dr. Osman Arslan: “Bosna, Avrupa’daki bir mucize ve lütuftur.”

Aliya’nın soyu ve ailesinin üzerinde duran Osman Arslan, öncelikle Amasya ve Bosna’nın benzerliklerinden bahsederek sözlerine başladı. Fatih Sultan Mehmet’in Endülüs’ü kaybetmişken Avrupa’dan bir milletin Müslüman oluşuyla yaşadığı coşkuyu ve şükrü anlatarak, “Bosna, Avrupa’daki bir mucize ve lütuftur.” dedi.

Arslan, Sırpların yaptığı soykırımı anlatarak sözlerine devam etti ve Sırp mezaliminin sembolü olan “Artemis çiçeği” ve “Mavi Kelebek” anekdotunu paylaştı: “Mavi kelebeğin anlamını biliyor musunuz? Bosna’da on binlerce kişi katledildikten sonra Sırplar cenazeler bulunmasın diye dağlara, tepelere toplu mezarlar kazmış ve cesetleri buralara atmışlardır. Uydudan tespit edilemesin diye üstüne metaller yerleştirmişlerdir. Bu uygulama ile soykırımın delillerini yok etmeye çalışılmışlardır. Meğer insan bedeni toprağa gömüldükten sonra bir çiçek açarmış. Bu çiçeğin adı Artemis çiçeğiymiş. Bu çiçekten ise sadece ama sadece mavi kelebekler beslenirlermiş.  Bosna’da kelebeklerin olduğu yerlerin altı deşilmiş ve toplu mezarlar ortaya çıkmıştır. Aliya bunu kitabında böyle anlatır. ‘Onları biz bulmadık.’ der Aliya, ‘…mavi kelebekler buldu.’ İşte bu sebeple mavi kelebekler bir sembol hâlini almıştır.”

Arslan, “Bizim onları unutmaya, terk etmeye hakkımız yok. Onlar bizim kardeşimiz.” diyerek sözlerini tamamladı.

Panel sonunda sonra toplu fotoğraf çekimi oldu ve program sonlandı. Program sonunda Osman Arslan’ın yazdığı “Bilge Aliya” kitabı öğrencilere ve misafirlere ücretsiz dağıtıldı ve Arslan, kitabını Aliyaseverler için imzaladı.