ANADOLU EĞİTİM KÜLTÜR VE BİLİM VAKFI KOORDİNATÖRLÜĞÜNDE ALİYA İZZETBEGOVİÇ’İ TANIMA VE TANITMA ETKİNLİKLERİ HIZ KESMEDEN DEVAM EDİYOR
Uluslararası Bilge Aliya Sempozyumu Büyük İlgi Gördü
Anadolu Ajansı Sempozyum Video Haberi
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı koordinatörlüğünde, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gazi Üniversitesi Rektörlüğü ve Bosna Hersek Büyükelçiliği iş birliğiyle hazırlanan, “Aliya İzzetbegoviç’i Tanıma ve Tanıtma Etkinlikleri” çerçevesinde düzenlenen Uluslararası Bilge Aliya Sempozyumu 19 Ekim 2022 tarihinde, saat 10.00’da Gazi Üniversitesi Rektörlüğü Mimar Kemalettin Konferans Salonunda yapıldı.
Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hayrullah Başer ve Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Yıldız Açılış Konuşmalarını Yaptılar
Aykut Burak Şimşek’in sunuculuğunu yaptığı sempozyumda saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından Aliya İzzetbegoviç ile ilgili sinevizyon gösterimi yapıldı. Daha sonra Vakıf Genel Başkanı Sayın Başer açılış konuşmasını yaptı. Aliya’yı, bu dünyada hikâyesini temiz tutanlardan saydığını söyleyen Başer, Aliya’yı Tanıma ve Tanıtma Etkinliklerinden bahsetti. 19 Ekim 2021 tarihinde açılışı yapılan Aliya Projesi kapsamında bir sene içinde birçok programa imza attıklarını söyledi. Bursa Uludağ Üniversitesinde, Edirne Trakya Üniversitesinde, Konya Selçuk Üniversitesinde, Mardin Artuklu Üniversitesinde, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesinde ve Amasya Üniversitesinde Aliya İzzetbegoviç paneli ile birlikte fotoğraf sergisi düzenlediklerini, Gençlik ve Spor Bakanlığı işbirliği ile Ladik, Erciyes ve Ovacık’ta dört adet gençlik kampı yaptıklarını ve ikinci yılda da benzer etkinliklere devam edeceklerini bildirdi.
Hayrullah Başer: “Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla hazırlayacağımız Aliya Belgeseli Osman Sınav’ın yönetmenliğinde gerçekleştirilecektir.”
Aliya’nın fikirlerinin Bosna’da ve tüm dünyada yaşatılması gerektiğini söyleyen Başer, Kültür Bakanlığının katkıları ile Aliya Belgeseli çekeceklerinin ve bu belgeselin yönetmeninin Osman Sınav olacağının müjdesini verdi. Projede emeği geçen tüm Vakıf üyelerine, gençlere, Bosna-Hersek Büyükelçiliğine, Kültür ve Turizm Bakanlığına, Gençlik ve Spor Bakanlığına ve tebliğleriyle bizleri bilgilendiren ve ufkumuzu açan pek kıymetli öğretim üyelerine şükranlarını iletti.
Prof. Dr. Musa Yıldız: “Aliya yalnızca bir dava adamı değildir, aynı zamanda din ve siyasete farklı açılardan bakabilmiş ve yorumlayabilmiş bir bilgedir.”
Konuşmasına “Bartın’da yaşanan felaket sonucunda vefat edenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır ve selamet diliyoruz.” sözleri ile başlayan Sayın Rektör, kendini adaletsizliğe ve zulme karşı durmaya adayan Aliya İzzetbegoviç üzerine düzenlenen bu sempozyum için emeği geçen herkese teşekkürlerini bildirdi. Gençlerin Aliya’yı tanımasının öneminden bahseden Musa Yıldız, onun yalnızca bir dava adamı olmadığından, aynı zamanda din ve siyasete farklı açılardan bakabilmiş ve yorumlayabilmiş bir bilge olduğundan bahsetti. Daha sonra ise şu sözleri sarf etti: “İslam’a ne denli önem verdiğini bildiğimiz Aliya’nın düşüncesine göre Kur’an bir edebiyat kitabı değildir. Kur’an bir hayat tarzıdır.” Sayın Yıldız sözlerinin devamında Aliya’yı anlamanın ne sözlere ne de sayfalara sığacağını, onu rahmetle andığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gönderdiği Mesaj Okundu
Sempozyumun açılışında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın gönderdiği mesaj da okundu. Buna göre, bilge lider Aliya İzzetbegoviç’in hatırasını canlı tutmak adına gerçekleştirilen etkinliklerin, Aliya’nın siyasi, sosyal ve ilmi mirasına sahip çıkma ve bu mirasın yeni nesillere aktarılması bakımından kıymetli bulduğunu ifade eden Erdoğan, mesajında şunları kaydetti:
“Devlet adamından öğrencisine, akademisyeninden askerine kadar toplumun tüm kesimlerinin merhum İzzetbegoviç’in hayatından, siyasetinden, duruşundan öğreneceği çok şey olduğuna inanıyorum.
Kendisinin bizlere vasiyet ettiği üzere Evlad-ı Fatihan emanetine sahip çıkmaya bundan sonra da devam edeceğiz. Bu vesileyle, yüreğinde sadece Bosna-Hersek sevgisini değil, tüm Müslüman yurtlarının sevgisini taşıyan, ‘Ey teslimiyet, senin adın İslam’dır.’ diyerek adanmışlığı bizlere yaşadığımız yüzyılda hatırlatan bilge lider Aliya İzzetbegoviç’i bir kez daha rahmetle yad ediyorum.”
Cumhurbaşka’nın gönderdiği mesaj okunduktan sonra sempozyuma geçildi. Birinci oturumun moderatörlüğünü Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç yaptı.
Ankara Şehir Hastanesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Erol Göka: “Aliya’nın kişilik özellikleri sadece Müslüman Boşnaklara değil, insanlığa hitap etmektedir.”
Psikiyatrinin birçok alanında yaptığı bilimsel çalışmalarıyla tanınan ve daha çok psikiyatrinin sosyal bilimlere ve felsefe ile kesişim noktalarına odaklanan Sayın Göka, konuşmasında “Aliya İzzetbegoviç’in Psikobiyografisi” konusu üzerinde durdu. Aliya hakkında bir tebliğ hazırlarken ona olan hayranlığının arttığından bahseden Göka, Aliya’nın kişilik özelliklerinin sadece Müslüman Boşnaklara değil, insanlığa hitap ettiğinden bahsetti. Aliya’nın annesine olan bağlılığı üzerinde durdu ve sözlerine şu şekilde devam etti: “Çocukluğundaki baba figürü Aliya’nın kişiliğini oluşturan önemli unsurlardan biridir. Aliya her bakımdan annesi ile babasının karışımı olduğunu söyler. Çocukluğu üzerine pek çok anısını kitaplarda bulabileceğimiz İzzetbegoviç, annesine sımsıkı bağlı olduğunu, dine bağlılığının ise annesinden geldiğini açıkça söylemektedir. Ayrıca çocukluklarımızın yitik cennetlerimiz olduğundan bahsederek çocukluk özlemini dile getirmiştir.” Sayın Göka sözlerini Aliya’nın çocukluğunda her gün, sabah namazında dinlediği Rahman Suresi‘nin kendi hayatında çizdiği yolu büyük ölçüde etkilediğini, hayatını bu surenin anlamına göre şekillendirdiğini söyleyerek sona erdirdi.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özcan Güngör: “Aliya, demokrasiye ahlaki bir elbise giydirerek orijinal bir din-siyaset ilişkisi kurmuştur.”
“Din-siyaset bağlamında Aliya’nın modeli bize ne söylüyor?” konu başlığı üzerine bir konuşma yapan Prof. Dr. Özcan Güngör, Aliya gibi insanların son mücahitlerden olduğunu, savaş hukukunu ve insanın bağımsızlığını önemsediğini dile getirdikten sonra Aliya’nın kurduğu din-siyaset ilişkisinden bahsetti. Daha sonra sözlerine şöyle devam etti: “Aliya, dinin tamamen siyaseti kontrol altına aldığı bir yapılanmaya karşı çıkmıştır. Bu sebeple ‘Ütopyalar üzerinden Müslümanları aldatmayın.’ diyerek dünyada cenneti inşa etmeye çalışan herkese karşı çıkmıştır.”
Sayın Güngör son sözlerinde Aliya’nın demokrasi anlayışından bahsetti ve şunları söyledi: “’Biz demokratik, çoğulcu, özgürlükçü ve ruhunu Kur’an’dan alan bir sistem kurmak istiyoruz’ demiştir Aliya. Orijinal bir demokrasi anlayışı geliştirmiştir. Demokrasiye ahlaki bir elbise giydirerek din-siyaset ilişkisini tanımlamıştır. Ona göre ahlak özgürlükten ayrılmaz. Ahlak, özgür bir irade ile tercih edilmedikçe hiçbir iyilik, gerçek iyilik değildir.”
Sırbistan İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Almir Pramenkoviç: “Aliya’ya göre İslam barışı temsi eder. Müslüman da barışçı insan anlamına gelir.”
“Aliya İzzetbegoviç’in barış ve güvenlik bağlamında farklı değerlere saygı ve hoşgörüsü” konu başlığı üzerine tercüman aracılığıyla bir konuşma yapan Sayın Pramenkoviç, Aliya’nın Doğu ve Batı kültürünü çok iyi bilen ve sentezleyen bir düşünür olduğunu, çoğulcu dünya anlayışını bizlere miras olarak bıraktığını söyledi. Almir Pramenkoviç şu sözlerle devam etti: “Aliya bizlere çok önemli bir görev vermiştir. Diğer dinleri ve kültürleri çok iyi bilmek ve sentezleyerek doğruyu ve gerçeği savunmak…” Bu sözlerinin ardından Aliya’nın İslam’ın ılımlılığını savunduğunu, Balkanlarda İslam’ın hoşgörü politikasıyla ilerlediğini dile getirdi. Son olarak, Aliya’ya göre İslam’ın barışı temsil ettiğini, Müslüman’ın da barışçı insan anlamına geldiğini ve barışın ancak dinlerin birbirine karşı hoşgörüsü ile mümkün olduğunu söyleyerek konuşmasını sona erdirdi.
Almir Pramenkoviç’in konuşmasının ardından birinci oturum sona erdi. Birinci oturumda konuşma yapan panelist hocalara plaket ve hediye takdim edildi.
İkinci oturumunun moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Mustafa Aydın, sırası ile konuşmacılara sunumlarını yapmaları için söz verdi.
Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Krupalija: “Aliya, siyasi mahkûmdan cumhurbaşkanlığına, cumhurbaşkanlığından milletin atasına dönüşmüş bir kahramandır.”
“Aliya İzzetbegoviç’in siyasi mahkûmdan milletin atasına dönüşümü” konusu üzerine konuşma yapan Sayın Krupalija, öncelikle siyasi mahkûm kavramından bahsetti. Siyasi mahkûmun bir rejim içerisinde istenmeyen kişi olduğunu dile getiren Krupalija, Aliya’nın siyasi bir mahkûmdan nasıl bir milletinin kahramanı durumuna geldiğinden bahsetti ve şu sözleri söyledi: “Her yeni devir bambaşka bir düzen getirir ve eski düzeni düşman ilan eder. Aliya İzzetbegoviç böyle bir ortamda siyasete girmiştir. Aliya’nın Müslümanlara karşı bakış açısı kendisini mahkûmiyete götürmüştür. Aliya siyasi mahkûmdan cumhurbaşkanlığına, cumhurbaşkanlığından da milletin atasına dönüşmüş bir kahramandır.”
Sosyolog Yazar Dr. Osman Arslan: “Aliya’ya göre dram ve ütopyanın dengesini sağlayan tek yol İslam’dır.”
“Dram ve ütopya anlayışı üzerinden bir Aliya okuması” konu başlığı üzerine konuşma yapan Dr. Osman Arslan öncelikle Aliya’nın yaşadığı yıllarda Bosna’daki savaştan ve yapılan katliamlardan bahsetti. Tüm bu savaş ve kaosun içerisinde Aliya’nın saf ve temiz duruşunu hiç bozmadığını, her koşulda İslam’ı ve milleti savunduğunu, özgürlük için mücadele ettiğini söyledi. Daha sonra dram ve ütopya üzerinde duran Sayın Arslan, şu sözleri söyledi: “Aliya’ya göre dram gerçek olandır. Ütopya ise doğalın karşısında yapay olandır. Dram insanı korur, ütopya ise insanı bozar.” Osman Arslan, ardından Aliya’nın drama ve ütopyaya olan bakış açısına göre ahlak ve özgürlük kavramlarına değindi. Özgür olmayanın ahlakı olamayacağını, özgürlüğün dram olduğunu, özgürlüğün sınırlamasının ise ütopya olduğunu, dram ve ütopyanın dengesini sağlayan tek yolun İslam olduğunu söyledi. Son olarak “Yaşadığımız sorunlar, ütopyayı yaşatan dinler yüzündendir.” diyerek sözlerini bitirdi.
KTO Karatay Üniversitesi Sosyal Beşeri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Arabacı: “Aliya, savaşlarda pişmiş bir medeniyet fedaisidir.”
“Bir medeniyet savaşçısı olarak Aliya” konu başlığı üzerine konuşma yapan Prof. Dr. Caner Arabacı, İslam medeniyetindeki felsefenin kavram olarak adının hikmet olduğundan, İzzetbegoviç’in küçük yaşlardan itibaren tefekkür yollarından geçtiğinden, bu uzun düşünme süreçleri neticesinde büyük adımlar atabildiğinden bahsetti. Daha sonra Aliya’nın medeniyet kavramı üzerine düşüncelerini ve yapmak istediklerini dile getirdi. Arabacı, “Aliya, geliştirdiği İslam’a bağlı medeniyet tefekkürüyle yola çıkmıştır. Bu yolda savaşlarda pişmiş ve bir medeniyet fedaisi olmuştur.” dedikten sonra son olarak Aliya’nın yol açma ve yol gösterme bakımından bir öncü olduğunu söyleyerek sözlerini tamamladı.
Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Demir: “Aliya Müslümanların bir tebaa gibi yetiştirilmesine karşı çıkmıştır.”
“Aliya İzzetbegoviç’in Dünyasında Din ve Özgürlük” konu başlığı üzerine konuşma yapan Prof. Dr. Hilmi Demir, hürriyet, mesuliyet ve ahlak kavramları üzerinde durdu. Aliya’nın “Varlık yaratılmamış olsaydı varlığın bir amacı ve gayesi olmazdı.” sözü üzerine seçim yapılabildiği takdirde varlığın anlam kazanacağını ve seçimlerin ancak anlamlı bir dünya için var olabileceklerini açıkladı. Sayın Demir, daha sonra, “Mecbur olduğumuz hiçbir şeyde özgürlüğümüz yoktur. O zaman mesuliyet taşımamızın da zorunluğu yoktur. Aliya’ya göre hem inanç hem ahlak özgürlükle temellendirilebilir. Kısacası Tanrı varsa insan özgürdür, Tanrı yoksa insan özgür değildir.” dedi. Ardından Aliya için inancın dogmatik olmadığını söyleyerek şunları ekledi: “Aliya Müslümanların bir tebaa gibi yetiştirilmesine karşı çıkar. Çünkü Aliya için eğitim, insanı özgürleştiren bir şey olmalıdır. Aliya için düşünme, araştırma, inceleme özgürlüğe açılan bir kapı gibidir. Bu yüzden Aliya Müslümanların bir tebaa olmasındansa araştıran, sorgulayan, seçim yapan ve özgür olan bireyler olmalarını tercih eder.” Hilmi Demir sözlerini, “Aliya’ya göre dünyayı ancak cesur ve isyankâr bir ruha sahip olan kişiler değiştirebilir. İsyankârdan maksat, düşünen, araştıran, sorgulayan insanları kast ediyorum.” ifadesiyle bitirdi ve ikinci oturum tamamlanmış oldu.
Değerlendirme Bölümünde Söz Alan Türkiye-Bosna Hersek Parlamentolararası Dostluk Grubu Eski Başkanı Hüseyin Kansu: “Genç Müslümanlara göre İslam sadece bir din değil, hayatın kendisidir.”
Değerlendirme bölümünde söz alan Hüseyin Kansu Aliya İzzetbegoviç’in de içinde bulunduğu “Genç Müslümanlar” hareketi hakkında bilgi verdi. “Genç Müslümanlara göre İslam sadece bir din değil, hayatın kendisidir.” dedikten sonra bu hareketin İslam’a bağlı hoşgörü politikasıyla ilerlediğini ve Batı’nın bu politikadan rahatsız olduğunu belirtti. Son olarak bu projede emeği geçen herkese teşekkürlerini bildirdi.
Program sonunda tüm konuşmacılara plaket ve hediyeleri takdim edildi. Son olarak toplu bir aile fotoğrafı alındı ve program tamamlandı.